26 Ocak 2013 Cumartesi

Kara Gün


Bugün kara gün,
Bugün benim adım Kara..
Sevincim yenik düşmüş inatçı bulutlara.
Gölge, ümitlerime keder;
Karanlık, korku.
Soğuk, ürkek ruhumun yegane dostu.

Güneş..
Gül güneş..
Gül de yüzümü sıcağa boya güneş.
Bulutları yak, bitsin bu kış.
Titrek dudaklarımı ısıt, bağrıma düş;
Başlasın bir düş..
Gölgeden kurtulsun, yeşersin ümitlerim;
Gül de başlasın, bahara dönüş.


e.p

12 Ocak 2013 Cumartesi

Bir Ölüden Mektup Var


Nasıl kıydın ki bana.
Nasıl da vurdun beni, sevgili silah arkadaşım(sana ne kadar 'arkadaş' denilebilirse artık).
Oysa beraberce, aynı yemekhanede yemedik mi aynı yemeği.
Nohut pilava burun kıvırmadık mı ikimiz de şakayla karışık.
Bardağına ben doldurmadım mı suyu; altı genişçe, üstü boruya benzeyen sürahiden.
Sahte bir ciddiyetle, içten içe gülerek devretmedik mi birbirimize nöbeti.
Yatakhanemiz aynıydı.. Beğenmezdik ya hani süngerini yatağın.
Sen üstte yatardın, ben üç ranza sonra, altta.
İkimiz de güylüyorduk ya hani o lüzumsuz "Lüzumsuz ise söndür." notlarına..

"Lüzumsuz ise öldür." ?

İkimizi de aynı berber traş etti, ikimizin de saçları üç numaraydı ya hani.
Takılmıştık da gülüşmüştük, "Senin traş olmana gerek yok." diyerek alnı yanlardan açık arkadaşımıza.
İkimizin de kılığı aynıydı tepeden tırnağa, bedenleri hariç.
Benimkinin kolları azcık uzundu, ama olsun.
Aynıydık sonuçta.
Ben de "En büyük asker bizim asker."dim tıpkı senin gibi. Tıpkı herkes gibi.
Hep aynıydık hep.
Ben de kahramanlar gibi uğurlandım otogardan, konvoyla; tıpkı senin gibi. E tıpkı herkes gibi.
Benimki de vatan borcuydu, seninki de, herkesinki de.
Hep aynıydık sevgili silah arkadaşım, hep..
Ama belki de ismim seninkine benzemiyor diye kıydın bana, döktün kanımı.
Bastın tetiğe de aldın canımı.
Düşünmedin hiç annemin nasıl ağlayacağını, babamın yüreğine düşecek korları.
Belki de ismim Ali, Veli, Ahmet, Mehmet değil diye bastın tetiğe, acımadın da.
Beni de öldürdün; kardeşliğimizi de, insanlığı da.

Cahilliğine versem ne olur ki.
Hadi seni affetsem; ölümümü, öldürülüşümü görmezden gelenlere ne diyeyim?
Katledilişimi gizlemeye kalkanlara ne diyeyim?
Genç yaşımda yok edilişimi meşru sayanlara nasıl tahammül edeyim?
Onlar da en az senin kadar katil. Belki senden de fazla.
Ben öldüm toprağa uzandınm da, onların yatacak yeri var mı bilmiyorum.
Toprak onları bağrına kabul eder mi bilmiyorum.
Onları da, seni de.

"Hani siz bir adam öldürmüştünüz de, bu suçun sorumluluğunu birbirinizin üstüne atmıştınız. Oysa Allah, sizin örtbas ettiğiniz her şeyi açığa çıkaracaktır."

Bir gün elin kanadığında ya da dişlerini fırçalarken dişini kanattığında(sen hala canlı olduğun için dişlerini fırçalayabilirsin), dikkat kesil;
Ve benim vücudumdan dökülen kanları da hayaline getir.
Her ikisinin de aynı renkte olduğunu gördüğünde utan.
Tüm insanların kanının aynı renkte olduğunu anladığında utan..
Masum birini öldürmenin, tüm insanlığı katletmekle aynı olduğunu bildiğinde yüreğin yansın(varsa yüreğin).
Dininin gereklerini yok saydığını farkettiğinde yüzün kızarsın(biliyorsan eğer ar etmeyi).
Sana "Öldürme, yaşat." dediler de, sen o sözü tutmadın.

Ve göz renkleri farkı farklı olsa da, gözyaşlarının aynı renkte olduğunu bil.
Tüm insanların aynı renkte üzüldüğünü, aynı renkte ağladığını bil.
Hem; aynı renkte sevinip, aynı renkte güldüğünü de..
Çok şeyin, çok az değiştiğini kişiden kişiye.. Bil.
Bütün annelerin evlat acısının rengi, bütün babaların yürek yangınlarının ırkı aynıdır mesela, unutma.
Ağlarken annem ölümüme hıçkırarak,
Ve canı çıkmış bedenimi yıkarcasına dökülürken yaşları sağanak sağanak;
Senin annen, televizyonda tekrarı yayınlanan bir diziye gülüyordu belki de?
Bir hayat, uyarlama bir dizinin reklam arası kadar ucuzdu belki de?

Bil; bir insanın ismi yüzünden, ırkı yüzünden, rengi yüzünden öldürülemeyeceğini.
Bil; bütün ölümlerin aynı renkte olduğunu.
Ve dirilişin yine tek bir renkte olacağını.
Tüm insanların aynı anne babadan, aynı Adem-Havva'dan geldiğini bildiğinde yan..

Döküldü ya kanım, öylece kalsın. Sakın kimse öcüm falan almaya kalkmasın.
Kanım isyan olsun bu yaman ihanete.
Çürümüş etim nişan olsun insanı insan olduğu için sevebilmeye.
Kemiklerim ırkçılığın kafasında paralansın.
İsmim hatıra kalsın 'insan sevgisi' dedikleri şeye.
Tabutuma sarılan bayrak, ders olsun aleme.

Nişanlım başkasına yar olmasın ne olur.
Hiç doğmayacak; saçlarını okşayamayacağım kızıma Sevgi, bağrıma basamayacağım oğluma Barış desinler.
"Oğlumun adı Barış, kızımın adı Sevgi."
Ha bir de; anneme söyleyin, ağlamasın daha.

Bu mektup benden sanadır.
Ahım tüm insanlığadır.

__Sevag__



(24 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan "En Büyük Asker Bizim Asker, Başka Büyük Yok" başlıklı yazıya ayrıca bakmanızı rica ve tavsiye ederim.
http://hayatbazencok.blogspot.com.tr/2012/04/en-buyuk-asker-bizim-asker-baska-buyuk.html?m=1
Bir yanlışa tepkisiz kalmanın da sorumluluğu olduğu unutulmasın.)


e.p