29 Eylül 2013 Pazar

Akşamüstü

bu akşamüstü
dolmuş dolmuşlar
öpüyordu asfaltı
ayaküstü
mahallenin kedisi
bir sigara kokusu
apartmanın girişi
o gri çöp kutusu
bir de
sokakların kuytusu
sebepsiz bana küstü
bu akşamüstü
eski bir dostla rastlaştık
öyle laflaştık ayaküstü
aynıydı
pek kibardı duruşu
fayda vermiş yıllara meydan okuyuşu
dedi çok değişmişsin
dedim sen neden değişmedin
bu akşamüstü

e.p

9 Eylül 2013 Pazartesi

Metro

Turuncu solucan..
Bağıra bağıra geliyor karşıdan..
Batıkent nere.. Kızılay nere.
Bağıra çağıra geliyor çarşıdan.
Kızılay nere.. Batıkent nere.
Yara yara soğuğu, sıcağı;
Ürküte ürküte köşe bucağı..

Göbekli adam;
Yine hamileler için ayrılmış yeri kapıyor..
Ve en yakın dostu elindeki pet şişe olan çocuk;
Her gün karşı koltuktaki kıza aşık oluyor..

(Bu şehir; iki karışlık metrosu olan bir şehir..
Bu şehir; şehir turu otobüslerinin neden var olduğunu anlayamadığım bir şehir..
Ve bu şehir; sınırları içinde aşık olmanın zor olduğuna inanılan bir şehir)

e.p