Karanlık bir yol..
Araba farları yıldızlar gibi..
Bir tren geçti hızla;
Bir gök taşı gibi..
Öyle ya, bu meydan gökyüzümüz bizim.
O heykel?
Ayımız?
Gözlerimiz gökte;
Avuçlarımıza dökülsün diye bekliyoruz işte,
Bu galakside varsa alacak payımız.
Ama..
Ama tutmuşlar kravatımdan çekiyorlar beni.
Çekiyorlar..
Boğacaklar..
Beni olmak istemediğim yerlere koyacaklar.
İstemiyorum..
İstemiyorum, içim şişti yeter bırakın.
Ya da alın sizin olsun,
Zaten rengi de kötü bu kravatın.
Aman Allah'ım ya o ses?
O ses!
O korna sesi..
Aman Allah'ım bu çirkinlik de neyin nesi..
Yoksa polis beni mi arıyor?
Tüm evren bunu merak ediyor.
Bense bu işi becerenlerin peşine düşmüşüm..
Ben bu evrende;
Bir plastik pencere kenarlarına,
Bir de korna seslerine küskünüm.
Kravatımdan çekiyorlar;
Nefessiz bırakıyorlar beni..
Kaçtım..
Atmosfere doğru bir kapı açtım..
Semayı aldım karşıma,
Bu yüksek binada ben bir astronot oldum..
Kaçtım da pencerenin kenarına kuruldum..
Hoca diyor: "Burayı dinle delikanlı."
Ben diyorum: "Hoca dur, ben bu manzaraya vuruldum."
(Ben bu dünyada bir korna seslerini, bir de mimari düşmanı PVC'leri sevmedim. Sanırım geri kalanlar ile iyi ilişkiler içindeyim.)
e.p
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder