12 Mayıs 2012 Cumartesi

E Daha Dört Değil Canım.. Ama Tam Bir Yıl Olmuş Dün

Sevgili günlük,

Bugünün ilk  saatlerinde(ki 2-3 suları eder) Kopenhag'a vardık.
Allah'ın binbir kulu vardı da, Allah'ın bir vasıtası yoktu ki gidelim faynıl destineyşına.
Kafamızı koyduk valizlerin üzerine, büktük belimizi titreye titreye sabahladık.
Titreye titreye sabahladık dememe şaşma; burası Danimarka Ağustos falan bakmaz, dondurur soğuktan sabaha karşı.
Her neyse sabah olunca yetkili birini bulduk. Hani işte ne yapalım, nasıl gideriz diye sormaya(ki tam bir skandal teşkil eder o anlar).
Yorgunluk, uykusuzluk vs. derken, saflık katsayımız tavan yapmıştı.
Öyle ki görevli hanımefendiyle diyalog kurmamız pek bir zor oldu.
O bizi anlamak istedi. Çook çok istedi ama biz bir şeyler anlatmasını beceremedik.
Teker teker gittik sorduk, olmadı.. Hep beraberce gittik sorduk, olmadı.. Beceremedik.
Fakat ne yaptık ettik nihayetinde binebildik trene.
Esbjerg'e giden bir tren kalktı Kopınhavn Luftavn'dan.
Sonunda vardık Esbjerg Tren İstasyonu'na.
Ve orada iki tane etine dolgun kızcağız karşıladı bizi. Şeker mi şeker..
İlk bakışta klasik birer Danimarkalı gibiydiler ama Romanyalıydılar aslında.
E sorduklarında öyle demiştim zaten.. Bizi karşılamaya gelecek öğrenciler illede Roman olsun, ister çamurdan olsun diye vs.
Yaşayacağımız mahalleye, Hedelundvej'a götürdüler bizi. Evi gösterdiler; Numara 124..
Sonra da okula gittik, Academy West'e. Hani yol tarifi, yer gösterme maksatlı.
West yolu üzerindeyken çalının birinden kopardığım çiçeği bir "E o kadar karşıladın bizi, yer yurt gösterdin. Allah razı olsun." surat ifadesiyle; "Thanks for the nice welcomming and this is for you. Take it as a thankfulness gift." diyerekten verdim kızcağıza..
Erkek arkadaşı böyle şeyler yapmıyor olacak ki; sevinçli bir ifadeyle "Oooww honey thanks. You so cute."u yapıştırıverdi.

Ve gittik gördük.. Okul da pek güzeldi..
Ve derhal eve dönme gereği duydum zira yorgunluktan elim ayağım titriyordu.. Fakat attığım her adımdan da zevk duyuyordum aynı anda.
Akşamüstü ise biraz dinlendikten sonra ufak bir keşif turuna çıktım mahalle çevresinde.
Hoş duygular içindeydim.. Her yönüyle bana uygun bir yer gibi görünüyordu.
Çevreme bakındıkça bir hoş oluyordum. "Yahu ben burayı severim be." diye düşünüyorum.
Peyzaj harikası yollar, düzenli yapılaşma, şirin evler, sınırsız yeşil vs.
Ve az sonra bir yağmur başladı ki ne yağmur.. (e her yönüyle bana uygun dedim ya, işte bu)
Kaçışmaktansa altında bekledim, kafamı yukarıya kaldırıp gökyüzüne baktım..
Yağmur hevesle yüzümü dövüyordu..
Ellerimi yana doğru açtım, gülümsedim ve şöyle dedim;
"Hoş bulduk.."
Sonr ev dönydm akşa olmak üzredi...
!!! Ne oluyor bee??
Ne..? Nasıl??
Bunların hepsi bugün değil tam bir yıl öncesi mi oldu???
Hadi yaa.. !! Pehh pehh peeehhh

Şaka değil tam bir yıl olmuş yahu.
Ama unutmak ne mümkündür.
Güzel İskandinav diyarı Denmark
Havası, suyu, insanı güzel Denmark
Güzel şeyler; güzel insanlar, dostlar verdin bana.
Komşularımızı?
Ne çok severdim komşularımızı.
E teşekkürler borçluyum..(tak)
Gönül borcum var, e vefa borcum var.
Ama daha işimiz bitmedi canım.. E dur canım.
Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak diye düşünüyorum.

Oyh duygulandım mı ne.. Ula gözlerim mi yaşardı yoksa.
Ama yok olmaz.. Esbjerg çevresinde 'güler yüzlü uşak' diye bilirler beni.
E sor Anatoilen Pizza House'a, Bakkal Moody'e sor..
Satanist kılıklı bisiklet tamircime sor..

Her neyse..
Görüşmek üzere diyorum güzel diyar Danimarka, güzel şehir Esbjerg, güzel mahalle Hedelundvej ve numara 124.... Buluşacağız(inşallah).

28 Ağustos 2011

e.p




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder